
İsrail İle Hizbullah Ekseninde Olası Senaryolar
İsrail ve Hizbullah Ekseninde Olası Senaryolar.
Dünya kamuoyu, Fuad Şükr ve İsmail Heniye cinayetleri dolayısıyla, İran ve Hizbullah'ın İsrail’e karşı vereceği tepkiye odaklandı. Filistinlilere karşı sistematik bir şekilde saldırılar artarak devam ederken diğer taraftan İsrail'e yapılacak olası saldırının gergin bekleyişi sürüyor.
Hamas siyasi şefi İsmail Heniye'nin İran Devrim Muhafızları kontrolündeki misafirhanede odasına yerleştirilen patlayıcı ile suikast sonucu öldürülmesi, İran’ı ve Hizbullah’ı olası senaryoların aktörü haline getirdi. Hizbullah, İran tarafından yapılan resmi açıklamalara ve açık kaynak raporlarına bakılırsa, Şükr ve İsmail Heniye'nin öldürülmesine karşı İsrail'e yapılacak misillemede öncül rol oynayacak. Bu suikastlar, Hizbullah ve İran eksenini İsrail’e karşılık vermeye zorladı . Diğer taraftan Netanyahu ve Savaş Kabinesi’nin Hamas ile ateşkes ve rehine anlaşması konusunda kasıtlı olarak isteksiz davranması ve bunu zaman kazanmaya dönüştürmesi, bu çatışma hattının devam edeceğine dair olasılıkları arttırıyor. ABD, İran tarafının topyekün bir savaşa yol açmayacak diplomatik çabalarını sürdürüyor. Bölge ülkeleri de kendilerini doğrudan etkileyecek olan bu tırmanışı azaltmak için yoğun diplomasi yürütüyorlar. Olası senaryoda bölge açısından en makul durum; düşük yoğunluklu bir çatışmanın yaşanması olarak görülüyor. Aksi durumda özellikle İran’ın olası füze ve dron saldırısı, Ürdün'ü bölgesel bir savaş durumunun eşiğine getiriyor Ürdün, Nisan ayında olduğu gibi hava sahasını kullandırmak zorunda kalacağı bir savaş durumundan korkuyor. Hatırlanacağı gibi Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere bölgedeki devletlere istihbarat sağlayarak hava sahalalarını kullandırmaya izin vermişlerdi.
Hizbullah, geleneksel tehditlerini devam ettirecek mi?
Hizbullah, İsrail'in nispeten ölçülü yada ölçüsüz vereceği bir tepkiyi hesap etmek zorunda. İsrail’in Hizbullah'ın olası tepkisinden sonra Beyrut’a saldırması ve akabinde İsrail ile Hizbullah arasında yüksek yoğunluklu bir çatışmanın ortaya çıkması, Lübnan’ın ekonomik durumunu daha da kötüleştirecek. Beyrut'a bir saldırı olması ihtimali dahi Lübnan’daki kırılgan ekonominin olumsuz etkilenmesi için yeterli. 4 Ağustos 2020’deki Beyrut patlaması ve sonrasında yaşanan süreç ile 8 Ekim sonrasında baş gösteren Lübnan’ın güneyindeki çatışmalar, Lübnan’daki turizmi durma noktasına getirdi. Avrupa, ABD, Avustralya ve Basra Körfezi'nde yaşayan Lübnan vatandaşlarının mevcut durumdan dolayı tatillerini ertelemesi de mevcut ekonomiyi daha da kötüleştirdi. Normalleşme sinyali olmadan bu durumun düzeleceği öngörülmüyor. Bununla birlikte Lübnanlılar, İsrail'in Refik Hariri Havalimanına olası saldırısı sonucu Lübnan’dan ayrılmanın bir yolu kalmayacağını düşündüğünden dolayı Lübnan’ı tercih etmiyorlar. Dolayısıyla Lübnan’ın kırılgan ekonomik yapısı ve sağlık sistemi de bir bütün olarak düşünüldüğünde İsrail’in olası bir saldırısına Lübnanlıların katlanması zorlaşacaktır. İsrail’in ani bir saldırıyla maksimum güç kullanması daima seçenekler arasında olmuştur. Öte yandan bu tür bir saldırının başlangıcında azami güç kullanılması Lübnan'da çok sayıda masumun can kaybına ve büyük hasara yol açacak. Bunununla birlikte Lübnan’da halkın ordu dahil devlet kurumlarına olan güvenin asgari düzeyde olduğu bilinen bir gerçek. Lübnan’a olası savaştan dolayı derinleşen toplumsal bölünmeler ve siyasi tartışmalar da Hizbullah’ın elini zorlaştıracaktır. Mevcut durumda da Lübnanlıların zorlu ve uzun sürecek bir savaşa ve getirdiği ekonomik darboğaza zihinsel olarak artık katlanamayacağı gerçeği.
Hizbullah'ın tepkisinin zamanlaması mı yeri mi önemli olacak ?
Hizbullah, İsrail'in saldırılarına misilleme olarak , kuzeydeki İsrail üslerine ve diğer savunma tesislerine odaklanmış durumda. Hizbullah'ın "suikasti koordine eden ekibi veya koordine merkezini vurması, Hizbullah’a yakın kaynaklar tarafında olası görülüyor. Hizbullah kaynaklarına göre uzun bekleme süresi oyunun bir parçası. İsrail, 8 Ekimden itibaren Kuzeydeki stratejik soruna dair bir çözüm üretemiyor. İsrail’in kuzeyi 10 aydır aralıksız bir şekilde Hizbullah’ın saldırıları altında. Burada yaşayan 60.000 İsrailli tahliye edilmiş durumda. 8 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ve Hizbullah, giderek artan tehdit söylemleriyle birlikte yoğun bir yıpratma savaşına girdi. Bu tehdit edici açıklamalar, "topyekün savaş" durumunda İsrail iç cephesinin benzeri görülmemiş bir zorlukla karşı karşıya kalacağını açıkça ortaya koydu. İsrail'in aşırı sağcı savaş kabinesinin kuzeyde "topyekün savaşa" ne kadar yakın olduğu Kuzey'de yaşayan İsraillilerin güvenlik ihtiyaçlarını göz ardı edecek kadar yakın. Ancak İsrail'de muhtemel bir bölgesel savaşa ilişkin iç cephenin savaşa hazırlık düzeyiyle ilgili sorulara verilen yanıtlarda görülüyor ki; (katılımcıların yaklaşık yarısı %46,4), iç cephenin böyle bir saldırıdan yeterince korunmayacağı.
İsrail, Hizbullah’ı sert bir meydan okumayla karşı karşıya bırakacak mı?
İsrail'in Beyrut ve Tahran'daki suikast eylemleri, İsrail'in bir strateji öngörmeden yapmadığını akla getirmektedir. Dolayısıyla İsrail, hedefli suikast politikası izlemeye devam edecek gibi görünüyor. İsrail’in bu eylemlerinin gelecekte olası bir planın parçası olduğunu da unutmamak gerekiyor. İsrail, sonsuza dek düşük yoğunluklu bir çatışma yada bölgesel bir savaşa dayanabilecek bir devlet değil. İsrail de içinden çıkılması zor olacak bir süreci en azından şimdilik ertlemek istiyor. Kuzey'e yapılacak olası operasyon konusunda bir konsensüs oluşsa dahi bu durumun ertelenmesi yüksek olasılıktır. Her ne kadar yalnızca tehdidin ortadan kaldırılması kuzeydeki yerleşimlerin güvenliğini tamamen yeniden tesis edecek ve İsrail'in stratejik konumunu iyileştirecek olsa da bu olasılık garanti bir zaferi işaret etmiyor. Kuzeyde olası savaşın Gazze'deki operasyonlar durdurulmadan eş zamanlı devam etmesi halinde İsraillilerin büyük bir travmanın içine sürükleneceği kaçınılmaz olacak. Olası elektrik şebekesine yapılacak saldırılarda, iletişim başta olmak üzere kara, deniz ve hava ulaşım sistemleri büyük zarar görecek. İsrail’in kuzeyindeki saldırılardan dolayı ortaya çıkan tazminat taleplerin kısmi karşılanması da bu durumu kanıtlamaktadır. Kuzeydeki durumdan dolayı yaşamı felce uğratacak Hizbullah saldırıları, Kudüs ile Celile arasında da bir kırılma yaratıyor. Böyle bir senaryo da İsrail'deki hayatı felce uğratabilecek.
Bu tür senaryoların görülme olasılığı önümüzdeki günlerde netleşecek.
Doç.Dr.Mehmet ÇELİK