İsrail'deki Sağ Siyaset ve Rehine Krizi

"İsrail Başbakanı Netanyahu ve kabinesi, hem içeride hem de uluslararası alanda eleştirilerin hedefi olamaya devam ediyor. Bu defa eleştirilerin merkezinde ölü ele geçirilen rehinler var."

Doç. Dr. Mehmet ÇELİK

9/2/2024

Soldan sağa Ben Gvir-Smotrich-Netanyahu
Soldan sağa Ben Gvir-Smotrich-Netanyahu

The Critique Times / Görüş

Gazze’deki işgalin ilk günlerinde Tel Aviv ve Kudüs’teki birçok cadde ve sokakta rehinelerin fotoğraflarının olduğu afişler asılmaya başlandı. Bu günlerde " Bring them home now! " yani; "onları hemen eve getirin!" sloganı  rehinelerle müsemma bir hale gelmişti. Tel Aviv’in en ünlü meydanlarından biri olan Dizengof'ta rehinelerin fotoğrafları çiçeklerle bezenmiş ve mumlarla ışıklandırılmış bir şekilde adeta ziyaretgaha dönüştürülmüştü. Rehine yakınları tarafından her cumartesi akşamı (Şabat'ın bittiği akşam), Tel Aviv’in belli noktalarında protestolar düzenleniyordu. Kudüs'te ise Knesset (meclis) yakınlarında çadırlar kuruluyordu. Savaş şartlarında bölgede bulunmam nedeniyle Filistin ve İsrail çevresindeki  birçok olaya tanıklık ettim. 70 km güneyde  yaşamları alt üst eden dram devam ederken ve İsrailli rehineler de Gazze’den geri dönmeyi beklerken gündelik hayat da tüm hızıyla devam ediyordu. İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmiştiyse Gazze'de olup bitene sağırdı. Tel Aviv’in en işlek caddelerinden biri olan Dizengof caddesindeki mekanlarda insanların eğlendiğine ve az ilerisindeki plajda güneşlendiğine hatta kalabalık bir gurubun dans ettiğine şahitlik ettim. Sadece Tel Aviv’de değil Kudüs ve Hayfa’daki cadde ve sokaklarda, parklarda ve pazarlarda Gazze’deki kıyımdan ve israilli rehinelerden bihaber bir yaşantı dikkatten kaçmıyordu. Bir yandan da İsrail’deki kamu medyası, sistematik bir şekilde bu felaketi meşrulaştıracak yayınlar yapmaya devam ediyordu. Aylar geçtikçe bu protestolar ve rehineler gündemden düşmeye başladı. Zira  İsrail siyasetinin merkezinde yer alan siyasetçiler, ateşkesi geciktirmek ve engellemek için siyasi bir oyun oynuyordu. İsrail sağının sürekli olarak savaşı sürdürme gayreti, Gazze’deki yıkımın durmasını ve rehine takasını sağlayabilecek bir anlaşmanın sağlanmasını engelliyordu. İsrail hükümeti ateşkes görüşmelerini engellemek için amansızca mücadele ediyor, gün geçtikçe yeni formasyonlarla sürece yeni bir boyut kazandırıyordu. Israrla gündemi değiştirmek için gayret ediyordu.

Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, Mescid-i Aksa'daki statükoya yönelik her geçen gün provakitf eylemlerle sık sık gündeme gelirken burada kızıl düve kurban etmek ve sinagog inşa etmek isteyen radikal grupların da başında geliyordu. Geçmişte Ariel Şaron’un takip ettiği istikamette ilerleyen Ben-Gvir, iktidara geldiğinden beri Mescid-i Aksa konusunda mümkün olan en ırkçı ve  kışkırtıcı ideolojisini yüksek sesle duyurmaya devam ediyordu. Bunu da emniyet üzerindeki kontrolüyle sağlıyordu. Diğer taraftan İsrail tarihinin en kötü dışişleri bakanı ünvanı için yarışan Dışişleri Bakanı Katz, yapay zeka uygulamaları ile sosyal medyada  beğeni toplamak için viral olmakla uğraşıyordu. Bunu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yaparak gündemde kalmaya çalışıyordu. Bu kabinen diğer fanatik üyesi olan Maliye Bakanı Smotrich ise "Gazze’deki operasyonları durdurmayı talep etmenin, İsrail'in yok olmaya karar vermesini talep etmekle eşdeğer olduğunu" gören bir siyasetçi olarak gündemden düşmüyordu. Aşırı sağcı siyasi figür olan Smotrich, ABD Başkanı Joe Biden'ın sunduğu ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasını kabul etmesi halinde hükümetten ayrılacaklarını söylüyordu. Dolayısıyla meselenin rehine meselesi olmadığını apaçık ortaya koyuyordu. 

İsrail kabinesi, işgali meşrulaştırmak için İsrail toplumuna karşı psikolojik bir savaş yürütüyordu. Bu savaşın bir parçası olarak İsrail'in güvenliği kurgusunu  İsrail toplumuna dayatıyordu. Netanyahu'nun iktidarı elinde tutma hırsı, müzakerelerde rehineleri ana gündem maddesi olmanın önüne geçirmişti. Netanyahu, bunun yerine Gazze-Mısır sınırındaki Philadelphi koridoru ve Gazze Şeridi'ni ikiye bölen Netzarim koridoru olmak üzere iki şeriti ateşkesin değişmez koşulu olarak ortaya koyuyordu. Her ne kadar Netanyahu, Netzarim konusunda esnek davransa da müzakereler için zaman olduğunu iddia ederek kamuoyunu manipüle etmek için tüm dikkatleri Philadelphi Koridoru'na çekiyordu. Netanyahu ve aşırı sağ koalisyonu, Philadelphi'yeden çekilmeyi Hamas'a karşı savaşı kaybetmek olarak nitelendiriyordu. Aynı zamanda bu durumu İsrail'in Gazze Şeridi'nden hayati kazanımlarından vazgeçmekle ve  gelecekte İsrailli asker ve sivilin hayatını tehlikeye atmakla eşdeğer olduğunu düşünüyordu. Hatta daha ileri gidip Philadelphi Koridoru'nu Gazze Şeridi'ni de kontrol etmenin yegane ölçütü olarak görüyordu. Netanyahu, bu söylemlerle kamuoyunu sistematik bir şekilde manipüle ederek İsrail toplumunu güvenlik tehdidi sarmalıyla yaşatmaya mahkum etmişti.  Netanyahu-Smotrich-Ben-Gvir hükümetinin Gazze işgalinin arka planında Gazze'yi deniz manzarası olan geniş gayrimenkul potansiyeline sahip bir Yahudi yerleşimi yapmak fikri yatıyor. Ben-Gvir ve Smotrich gibi İsrailli siyasetçilerin ideolojik kurgularına bakılırsa; Gazze’yi , Yahudiler için kutsal ve tarihi vatanmış gibi gösterme durumu makul olasılık olarak görülüyor. Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ndeki İsrail'in güvenliği gerekçesiyle kontrol olarak tanımladığı argüman, Batı Şeria'nın hukuksuz ilhakına benzer şekilde Gazze'de yeni Yahudi yerleşim yerlerinin açılmasıdır.



Bu gelişmeler devam ederken geçen hafta ikisi kadın altı rehine ölü olarak bulundu. Hamas, bu rehinelerin İsrail’in bombardımanı sonucu öldüğünü duyurdu. Rehinelerin ölü bulunması, İsrail hükümetinin karar alma sürecinde rehine krizini yönetemediğini açıkça ortaya çıkardı. İsrailli rehinelerin ölü bulunmasının kamuoyunda yarattığı baskı, 7 Ekimden itibaren farklı kamplara bölünen İsrail toplumunda derin çatlaklar açtı. Pazar günü, İsrail genelinde giderek artan sayıda iş yeri, kamuya açık alanlar, toplum taşıma ve resmi kurumlar, rehineleri kendi elleriyle öldüren İsrail hükümetini protesto etmek için greve gitti. Protestocular gün içerisinde İsrail'in dört bir yanındaki önemli yolları ve kavşakları kapatarak ateşkes anlaşması çağrısında bulundu. Rehinelerin ölü bulunması, İsrailli siyasilerin rehinelerin hayatlarını umursamadığını da nihai olarak kanıtladı. Bu eylemleri gerçekleştiren israil hükümeti, hala aynı saiklerle gündemi sürdürmekten geri durmuyor. Netanyahu, Smotrich ve Ben Gvir gibi siyasiler, Gazze'deki bu korkunç trajedinin  sorumluları olarak tarihte yerini alacaklar.

Son söz olarak;  hiçbir işgalci devlet,  işgal ettiği, zor kullanarak kaldığı ve sınırlarını abluka altına aldığı topraklarda sınırsız dayanma gücüne sahip değildir.  İsrail, aşırı sağının kurguladığı bu ideolojik saplantı, gelecekte binlerce İsrail askerin ve sivilin hayatını da tehlikeye atacaktır.

Dizengof meydanı -Time of Israel
Dizengof meydanı -Time of Israel
Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'da /EPA
Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'da /EPA
Gazze kıyılarında İsrail Bayrağı - Israel Hayom
Gazze kıyılarında İsrail Bayrağı - Israel Hayom