İsrail'in Kuzey, Lübnan'ın Güney Cephesi : Hizbullah

Doç. Dr. Mehmet ÇELİK

9/17/2024

Hizbullah, kendi ifadesiyle; "İsrail işgaline direnen, Amerika’nın Lübnan’daki emellerini boşa çıkaran, Humeyni’nin meşalesini taşıyan ve günümüzde İsrail’in Gazze işgaline karşı yeni bir cephe açan bir hareket…". Hizbullah, 8 Ekimden itibaren başlattığı saldırılarla Filistinlilerle dayanışma içerisinde olduğunu tüm dünyaya duyurdu. Hareketin lideri Hasan Nasrallah, "Bu saldırılarla İsrail Ordusu’nun tek bir cephede yani Gazze’de yoğunlaşmasının önüne geçiyoruz.." dedi.

Hizbullah, Siyonist rejimle mücadeleyi ve  Filistin davasını savunmayı ilke edinen ve Amerika'nın hegemonyasına son vermeyi amaçlayan Şii merkezli bölgesel bir koalisyonun içerisinde yer alıyor. Bu ortak stratejinin nihai hedefi, Siyonist rejimin yıkılması ve ABD'nin bölgeden çıkarılması… Bu hedefler doğrultusunda, Gazze’deki işgale cevap niteliğinde olan ve Hizbullah tarafından İsrail’in kuzeyine gerçekleştirilen saldırılar, bölgede Güney ve Kuzey denklemi gibi iki cepheli bir durumu ortaya çıkardı.

Hizbullah kimdir?

Hizbullah, hareketin kendisini en başından itibaren İsrail'e karşıt olarak tanımlayan, program ve hedeflerini 1985 yılının şubat ayında yayımladığı ilk siyasi manifestosuyla duyuran Lübnan’daki siyasi ve askeri bir oluşumdur. Hizbullah, Lübnan'daki siyasi krizin çözüm anahtarının, herkes için adalet ve eşitliğin hüküm sürdüğü tek hükümet sistemi olan İslam Cumhuriyeti'ni kurmak olduğunu deklare eden bir yapı… Hizbullah’a göre; İslami güçler, Hıristiyan egemenliğindeki rejimin yerini alacak, Batı’nın etkisi Lübnan'dan silinecek ve İsrail Devleti yok olacaktır. Manifestolarında;

Hizbullah olarak kendimizi Dünya’daki İslam ümmetinin bir parçası olarak görüyoruz. Bizler, Allah'ın İran'da zafer kazandığını ve dünyanın merkezi olan İslam devletinin çekirdeğini kurmuş olduğumuzu, aynı zamanda İslam Devrimini gerçekleştiren, İslami Rönesans’ı ortaya çıkaran ve İmamın bütün niteliklerini bir araya getiren yüce Ayetullah Ruhullah el- Musavi el-Humeyni'de yer alan yegâne bilge ve adil kişinin emirlerine itaat ediyoruz.”

Hizbullah , İran rejimini modelleyen ve bu modeli Lübnan'da İslami bir cumhuriyet temelleri üzerine kurmayı hedefleyen ve günümüzde ise tüm Müslümanların temsili iddiasına rağmen doktrinel olarak motive olmuş, kökleri açıkça Şii ve öğretisinde İran etkisi güçlü olan bir parti görünümündedir. Ancak tarihsel süreçte Hizbullah, kimliğini ideolojik, sosyal, politik ve ekonomik temele dayandıran Lübnan menşeili bir İslami cihat hareketi olarak tanımlamıştır. Bu kimliği, ekonomik olarak en yoksul, politik olarak da Lübnan'ın en az temsiliyetine sahip olan Lübnan Şiilerinde bulmuştur.

Hizbullah hem Lübnan'da bir siyasi parti hem de askeri bir güç olarak onlarca yıldır merkezi bir güce dönüştü. 1992'den beri örgütün yüzü Genel Sekreter Hasan Nasrallah... Nasrallah'ın liderliğinde Hizbullah daha aşırı ve daha etkili hale geldi. Hizbullah ile birlikte Nasrallah da  iyi hatip bir lider olarak ün kazandı.

Günümüzde de Lübnan hükümetinin Hizbullah üzerinde caydırıcı bir etkisi olmadığı gibi Hizbullah, askeri gücüyle Lübnan Devleti'nin adeta muhafızı durumundadır. Lübnan’ın mevcut yapısında Şiilerin temsiliyet problemi, Lübnan’daki İsrail işgalleri, Lübnan’daki FKÖ varlığı, Lübnan İç Savaşları, İran Devrimi gibi olaylar silsilesi, Hizbullah’ın Lübnan sosyolojisinin önemli bir parçası haline getirdi. Hizbullah’ın geçirdiği bu süreç, Hizbullah’ı bir kimlik haline dönüştürdü.

Son otuz yılda Hizbullah, askeri kapasitesi zayıf ve kısıtlı Lübnan Ordusu'ndan çok daha güçlü askeri bir güce dönüşmeyi başardı. Hareket, askeri gücünün yanı sıra bir "devlet" gibi liderlik rolüne sahip... Hizbullah, finanse ettiği siyasi-sosyal-ekonomik devlet benzeri yapısı sayesinde geçimini sağlayan onbinlerce üyesi ve çalışanı bulunan bir yapıya evrildi. Hayfa Üniversitesi'nden Ehud Eiran, Hizbullah için;

Dünyada devlet dışı bir aktörün, parçası olduğu ülkenin askeri yapısından daha güçlü olduğu nadir durumlardan biridir. Gerçekten de Hizbullah, dünyanın en güçlü devlet dışı milis gücü olarak kabul ediliyor.

İsrail'i en fazla tehdit eden konvansiyonel yeteneklere sahip bir varlık haline gelen Hizbullah'ın temel rolü, hem örgüte hem de Tahran'daki liderliğe, emir verilene kadar askeri yeteneklerin kullanılmasında daha fazla dikkatli olmak...

Bu yeteneklerin kullanılmasında ve Hizbullah'ın İsrail'e karşı stratejisinin formüle edilmesinde bir dönem İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleyman önemli bir rol oynadı. Hizbullah'ın güç kullanımına ilişkin politikası 2006’daki İkinci Lübnan Savaşı sırasında ortaya çıktı. Yaklaşık bir ay sonra Hizbullah, Buenos Aires'teki İsrail büyükelçiliğine misilleme amaçlı bir saldırı başlattı ve burada dördü İsrail Dışişleri Bakanlığı çalışanı 29 kişi öldürüldü. Bu eylem, Hizbullah’ı uluslararası arenada üst düzey kapasiteye ciddi hasar verme becerisine sahip ve ölümcül eylem gerçekleştirme konusunda kendisini kanıtlamış bir yapıya dönüştürdü. Esasen İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar, yaklaşık yirmi yıllık düşük seviyeli çatışmanın ardından 2006 ile tırmanmaya başladı. İsrail ile Hizbullah arasındaki düşük seviyeli çatışma, 2006'da Hizbullah'ın sınır ötesi bir kaçırma operasyonundan sonra tam kapsamlı bir savaşa dönüştü. Hizbullah çok daha fazla can kaybına uğramış olsa da, bazı İsrailliler çok sayıda İsraillinin öldürülmesi nedeniyle savaşı bir felaket olarak gördüler ve İsrail Ordusu’nun savaş alanındaki kabiliyetini eleştirdiler. Daha açık bir ifadeyle; Hizbullah, İsrail'i Lübnan'dan püskürten güç olarak akıllarda kaldı.

Lübnan'da buna benzer bir algı vardır. Lübnan'da devletin İsrail'e karşı koyamama ve Hizbullah'ın direnişine güvenme ihtiyacının olduğu tezi hakimdir. Hizbullah'ın Suriye'deki savaşma deneyimi, konvansiyonel yetenek ve yeterlilikleri de göz önünde bulundurulduğunda bu algının değişmesi de kısa vadede zorlaşıyor. Lübnan’da bulunduğum dönemlerde; Hizbullah’tan dolayı Lübnan'ın İsrail'le barışacak son ülke; savaşacak da ilk ülke algısının yerleşmiş olduğunu gözlemleyebiliyordum. Bununla birlikte  Hizbullah mensupları dışında görüştüğüm kimseler de Lübnan’daki sosyal adaletsizliğin de başat aktörlerinden biri olarak Hizbullah’ı görüyordu. Ancak günümüzde Şii dünyada ve Lübnan gerçeğinde yani halk algısı pratiğinde Hizbullah, Filistin davasının yegane bekçisi olarak görülüyor.

İsrail Neden Yeni Bir Cephe Açmak İstiyor?

İsrail ile Hizbullah arasındaki tam ölçekli bir savaş olasılığı her dönem düşük ihtimal olarak görülmüştür. Ancak bu seçeneğin göz ardı edilmemesi, mevcut konjonktürde olası gözükmektedir. İsrail açısından en önemli konvansiyonel askeri tehdit, kuzey bölgesidir. Bu bölgede istediği hız ve kapsamda ateş gücü kabiliyetini artıran, hassas füze programını ilerleten ve insansız hava araçları ve hava savunma sistemleri edinen bir Hizbullah var. İsrail, bu seçeneği her zaman masasında bekletmiştir. İsrail, Suriye’de iç savaş devam ederken dahi Hizbullah’a karşı kuzeyde bir cephe açmayı ön görüyordu. Dönemin İsrail savunma bakanı olan Avigdor Lieberman, Mayıs 2017’de;

“Bu savaş kuzey ve güney olmak üzere iki cepheden yapılacak. Güney cephesi Gazze'de Hamas'a karşı olacak. Kuzey cephesi ise; Lübnan sınırından Suriye'ye uzanan bir büyük cephe olacak.” diyordu

Dolayısıyla, İsrail’in yeni bir cephe açma senaryosu, yeni bir şey değil. Yaklaşık 7 yıl önce, kuzey cephesinin açılması gerekliliği 2017’de de düşünülüyordu.

Hamas’ın siyasi lideri ile Hizbullah’ın etkili isimlerinin suikastla öldürülmesinden önce Gazze'deki savaşın yarattığı koşullar göz önüne alındığında İsrail'in Hizbullah ile geniş çaplı bir savaştan kaçınması İsrail açısından tercih edilebilecek bir durumdu. İsrailli askerler, bu durumu gündemde tutuyorlardı. Hatta İsrail'deki emekli askeri kurmaylar; "İsrail, Hizbullah'ın oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişimi ileri bir tarihe ertelemelidir. " fikrini savunuyordu. İsrail'in kuzeye müdahale edememesinin arkasında yatan en önemli nedenlerden biri de Gazze’deki ilerleme tamamlanmadan İsrail'i tüm Şii eksenine karşı karşıya getirebilecek büyük çaplı bir savaşa çekilmekten kaçınma arzusuydu.

İsrail'in kuzeyde olası bir harekata başlamasıyla birlikte İran'ın Hizbullah'a askeri yardım sağlama ihtimalinin yüksek olduğu biliniyordu.. Gazze’deki işgal devam ederken Hizbullah , genellikle saldırılarını askeri hedeflere (hava kuvvetleri ve deniz üsleri) veya stratejik değeri olan sivil hedeflere (limanlara ve gaz kulelerine) yöneltiyordu.


Hizbullah'ın uygulamaya koyduğu yıpratma savaşı, başarılı oldu. Zira Hizbullah, kuzeyde savaş cephesi açarak, Lübnan sınırındaki kuzey bölgelerdeki İsraillileri iç kesimlere kaçmaya zorladı. Yerinden edilen kişilerin sayısının 80.000 ila 100.000 kişi olduğu tahmin ediliyor.


İsrail Ordusu, iki cephede savaşma senaryosuna hazır mı?

İsrail’in iki paralel cephede savaş senaryosu, İsrail’in kuzeyindeki yerleşim yerlerinin altyapısını büyük bir krize sürükleyecektir. İsrail Ordusu’nun mevcut kapasitesin yeterli olmadığı; Ultra Ortodoksların askere çağrılması, Afrika’daki Yahudilere Gazze’de savaşma karşılığında vatandaşlık verilmesi de bunu göstermektedir. İsrail bu çatışmadan zaferle çıkması durumunda; Rusya'nın bölgeye nüfuz etmesinin önemli bir parçası olan Hizbullah'ı kaybetmesi anlamına gelecektir. Şöyle ki; özellikle Suriye'de rejimi ayakta tutan en büyük askeri unsur Hizbullah’tı. Buradan hareketle Hizbullah'ın İsrail'e yenilgisi; Lübnan'daki mevcut güç dengesini ortadan kaldırmasının yanı sıra Esad rejimini de zora sokacaktır. İran, Rusya ile birlikte Hizbullah faktörüyle Suriye'deki çatışmaların boyutlarını Suriye lehine dönüştürmeyi başardı.

İsrail açısından bakılırsa; her dönem İsrail'in tehdit algısı, İran ve Hizbullah'ın bölgede ne kadar güçlü olacağıdır. İsrail, kuzeydeki yerleşimcilerinden dolayı kuzeydeki cephenin açılmasının zorunlu olduğunu düşünüyor. İsrailli yorumcu, Yoni Ben Menachem; "Hizbullah'ın güçlü kartının 8 Ekim'den bugüne kadar İsrail'i on binlerce İsrail vatandaşını kuzey sınırındaki evlerinden tahliye etmeye zorlamayı başarmış olması olarak" görüyor. Ayrıca "Hizbullah açısından bakıldığında on binlerce İsraillinin kuzey sınırından tahliye edilmesi, İsrail'e karşı kuruluşundan bugüne kadar verilen mücadelede tarihi bir başarıdır. Hizbullah, bu kartı savaşın sonunda herhangi bir müzakerede kullanmayı ve İsrail'e şantaj yapmak ve taleplerini dayatmak için on binlerce kuzeyliyi rehin tutmayı da planladığını" iddia ediyor.

Kaldı ki; Hizbullah, saldırılarını hem kapsam hem de nitelik açısından devam ettirmekte kararlı görülüyor. Hizbullah , Gazze'deki çatışmayı bitirmek ile kuzeydeki çatışmayı durdurmak arasında kurduğu bağlantıyı sürdürüyor ve seçtiği yıpratma stratejisini sürdürme niyetinde görünüyor.

Netenyahu Ne Diyor ?

Netanyahu'ya göre Hamas'ın pratikte yenildiğini, yani Hamas'ın askeri olarak işlevini yitirdiği, geriye, Hamas'ın komuta ve kontrol zincirine yapılan suikastlarla Hamas’ın savunmaya geçen bir örgüt kaldığını düşünüyor. Dolayısıyla Güneydeki durumun kontrol altına alındığı ve askeri operasyonu kuzey cephesinde genişletmenin zamanı geldiğini düşünüyor.

Netanyahu’nun kasım ayı başında yapılacak ABD başkanlık seçimlerinden önce bir harekat düşündüğü iddia ediliyor. ABD bu olasılık üzerinden birçok özel temsilcisini bölgeye göndermeye devam ediyor. Ancak İsrail ile Hizbullah arasındaki olası savaşı önlemeye yönelik diplomatik çabalardan bir netice alınacağı düşük bir ihtimal olarak görülüyor.

Şunu da unutmamak gerekiyor; Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışma ihtimali; "ılımlı eksen ittifakı" olarak bilinen Mısır , Suudi Arabistan ve birkaç Körfez ülkelerinin yanı sıra Ürdün'ün de dâhil olduğu ve  ABD destekli ülkeler tarafından istenecek bir durumdur.

Hatırlarsak dönemin Suud Dışişleri Bakanı El-Jubeir: Lübnan, sadece "Hizbullah" i silahsızlandırarak hayatta kalabilir.” diyordu.

Hizbullah Ordusu-Annahar
Hizbullah Ordusu-Annahar
Hizbullah Askerleri-Annahar
Hizbullah Askerleri-Annahar
İsrail-Lübnan Sınır Çatışmaları /Aljaazerea
İsrail-Lübnan Sınır Çatışmaları /Aljaazerea
Lübnan -İsrail arasındaki çatışma
Lübnan -İsrail arasındaki çatışma
Netanyahu
Netanyahu

The Critique Times/Görüş